bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      elia kazan'ın yönettiği 1951 yapımı güzel bir film. ben güzel buldum en azından. tennessee williams'ın aynı adlı oyunundan uyarlanmış. başrollerde vivien leigh ve marlon brando var. --- spoiler --- çoğu insan blanche’yi mazlum stanley’i ise gaddar bulmuş ama ben nedense blanche’ye sinir oldum. tabii filmin sonunda ben de üzüldüm. filmde sansür uygulanmış denildiğine göre. bu durum neden bazı konuları anlamadığımı açıklıyor. öncelikle blanche’nin sürekli rol yapması ve incik boncuk halleri beni sinir etmişti. stanley, herkesin görmezden geldiği gerçekleri görüp blanche’nin yüzüne vurdu durdu. bu arada stanley demişken marlon brando neydi öyle ya? oyunculuğu harikaydı ve gerçekten çok çok yakışıklı bir adammış. ben onun the godfather’daki adam olduğunu öğrendiğimde şok oldum. neyse filme dönelim. bu acımasız, kaba ve basit adamın gerçeklikten kopmayı reddetmesini haklı buldum ve filmin sonuna kadar da stanley’ciydim fakat tecavüz olayı olmasaydı. tecavüz biraz fazla olmuş çünkü tanıştıklarından beridir blanche zaten arada bir stanley’e yürüyordu. hatta kardeşine de söylemişti, flört ettim diye. stanley o zamanlar yüz vermemişken filmin sonunda durduk yere tecavüz etmesini anlamadım. zaten kadından nefret ediyordu. mitch gibi yararlanayım mı dedi birden piç anlamadım ama olmadı stanley! yakıştıramadım! blanche’a gelirsek, kocasına neden öyle hakaret ettiğini ve kocasının neden intihar edecek kadar alındığını anlamamıştım. meğerse adam eşcinselmiş. ve kadın onu başka bir adamla yakalamış! kadın da kocasının ölümünden duyduğu azapla ve elbette ailesini kaybetmesinin ardından duyduğu yalnızlık hissiyle baş edemeyerek önüne gelenle vakit geçirmiş ve adı öyle bir çıkmış ki yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmış. yaşlanmaya başladığı için de artık sevgili edinemeyeceği ve yine boğucu yalnızlıkla ve vicdan azabıyla baş başa kalacağı için birine kapak atayım derdindeydi filmde. tamam güzel ama şunu belirten olmamış. ben mi yanlış anladım ama ablamızda bir pedofillik de var. on yedi yaşında bir gençle ilişki yaşaması ve eve uğrayan genç çocuğu öpüp, seni alıkoyardım ama gençlerden uzak durmalıyım demesi tam bir pedofil profili oluşturdu bende. bu arada karakteri canlandıran vivien leigh gerçekten çok başarılı oynamış ve çok güzel bir kadınmış. blanche karakterinin üzerimde bıraktığı psikolojisini hala hissediyorum. şahsen filmin sonunda blanche’nin intihar edeceğini sanmıştım ama delirmesi de beni hiç şaşırtmadı. ama beni en çok etkileyen sahnesi ölüler için çiçek satan kadındı. amanınn! --- spoiler --- kısacası ben çok beğendim. gönül isterdi ki tiyatrosunu da izlemek nasip olsun. hadi inşallah belki bi gün.